2 Ağustos 2014 Cumartesi

İstanbul Akvaryum Gezisi - part1-



İstanbul gerçekten bir rüyalar şehri. Buram buram tarih, deniz ve de hayat kokan bir şehir. Ne kadar Düzce ve Manisa desem de İstanbul bambaşka bir şey ...
Bayramın birinci günü babam Manisa dan, Düzce ye geldi. Bu aynı zamanda kalan aile bireyleri (yani ben, annem ve dedem ) için gezme fırsatı ve gönüllü şöför demekti :)) 
Babam bayramın ikinci günü, Düzceye yalnızca 3 saat uzaklıkta olan İstanbul'a gitmeyi ve bir gece iki gün orada kalmayı teklif etti. Bu teklife ilk baş ben balıklama atladım tabii ( bu deyimi bundan sonra daha sık kullanıcam gibi duruyor :) 
Her neyse İstanbul köprüsüne yaklaştıkça ben deki heyecan arttı, köprünün manzarasını yakından görmek ve fotoğrafını camlardan sarkıp çekmek için yanıp tutuşuyordum . Planlar kurdum, en yakın benzin istasyonunda dedemle yer değiştirdim. Malum manzarayı gören tarafta ben oturupta çekicem ya. Babama defalarca en sağ şeritten gitmesini hatırlattım...
Her şey planladığım gibi gidiyor derken babam en sol şeride girmek zorunda kaldı ve ben dedemle yer değiştirdiğim için manzaranın zerresini göremedim :( Üstelik yol boyunca da güneş bana vurmuştu...
Yine de dedemin tepesine çıkarak ta olsa yukarıda ki manzarayı çekmeyi başarabildim, onun için bu fotoğrafın değeri bende büyük :)))
Her neyse konuyu fazla uzatmak istemiyorum, İstanbul'a gitmekteki amacımız kabir ziyaretleri yapmaktı. O nedenle öncelikle Eyüpe gidip, Hüseyin Hilmi Işık hazretlerini ziyaretle şereflendik. Ardından bir kaç eş dosta giderek hem bayramlaştık hem de hal hatır sorduk. Annemin arkadaşları olan bu eş dost ziyaretlerinden çok sıkıldığımı itiraf etmek zorundayım. Benim isimlerini ilk defa duyduğum kişilerden bahsedip ağlaşmaktan başka bir şey yapmayan bu eş dostun içinde,senin biblo gibi devamlı gülümseyerek oturman gerekiyordu çünkü. 
Ancak bu sıkıntımı babam telafi ederek bizleri Marmara Park AVM'ye götürdü çünkü :) Buralardan neler aldığımı sizlere daha sonra göstereceğim .
Ertesi  gün çok daha hoş geçti. Çünkü sene de bir kez İstanbul'a gelme şansımız olduğu için babam bizi İstanbul Akvaryumu gezmeye götürdü. Buna en çok annemle ben sevindik çünkü geçen seneden beri orayı görmek istiyorduk. 
Sonunda bana da orayı gezmek nasip olduysaa artık bir daha balık görmek nasip olmasa da olur :) Orasıyla ilgili fazla ayrıntı anlatmayacağım çünkü bu işi fotoğraflara bırakmayı düşünüyorum. (Bu arada bunu söylemeden geçemeyeceğim, fotoğrafların tamamı orjinaldir. Alıntı değildir. Hepsini bizzat kendim fotoğraf makinesiyle çektim. ) Akvaryumdan çıktıktan sonra yanında ki alışveriş merkezini de gezdikten sonra eve dönüş yoluna koyulduk. Sadece iki gün süren ama sanki iki saat sürmüş gibi çabuk ve güzel geçen bir İstanbul ziyaretiydi. ( Burada hafif bir içi çektim belirteyim dedim :)  Neyse sözü resimlere  bırakıyım ben ...


Eğer bazı resimlerden insan elleri kolları çıktıysa kusura bakmayın. Orası bayram sebebiyle heralde bi hayli kalabalıktı da...




Ömrümde ilk defa canlı deniz yıldızı gördüm. Daha önce internetteki resimlerden ve de Süngerbob taki Patrickten başka deniz yıldızı görmemiştim :P  Ama tıpkı süs gibiler canlı olduklarına inanmak güç...


Bir Akvaryumun içindeki batan gemi , doğrusu bana oldukça etkileyici geldi :)



Bu da tahminen o batan geminin içi ...



Bu balık akvaryumların birinin içinden beri dikkatimi çekti. Kuyruğu yoktu ve yüzgeçleri de o kadar minik ve zayıflardı ki, yüzerken belki defalarca çırpması gerekiyordu. Bu da tıpkı suyun içinde uçan küçük, kuş gibi bir balık görüntüsü oluşturuyordu. Etkilendim ...


İstanbul Akvaryum gezisinden şimdilik bu kadar. Bir sonraki postta devamı yazmayı planlıyorum. Hepinize deniz ve balıkla geçen günlerrr ...


PEMBE EŞARPLI KIZ <3


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder